Celaleddin Ada Fan Club
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Celaleddin Ada Fan Club


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Namazın Önemi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
ADMİN

ADMİN


Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 01/08/10
Yaş : 35
Nerden : ANKARA/POLATLI

Namazın Önemi Empty
MesajKonu: Namazın Önemi   Namazın Önemi Icon_minitimeSalı Ağus. 03, 2010 2:30 pm

Namazın Önemi

Hz. Ömer b. el-Hattâb şöyle anlatıyor: "Bir gün Allah'ın Resulü’nün yanında idik. Beyaz elbiseli, siyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuk izi yoktu, ama hiçbirimiz kendisini tanımıyorduk.
Hz. Peygamber'in önünde diz çöküp oturdu. Dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de Allah'ın Rasûlü'nün dizlerinin üzerine koyup sordu:

"- İslâm nedir? Bana anlat" Allah'ın Resulu cevap verdi: "-İslâm Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna inanman, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman, gücün yeterse Hacca gitmendir"

Bu sorulardan sonra iman ve ihsan hakkında sorular sordu ve cevaplar aldı. Bu sorulardan sonra kıyamet alâmetlerini de soran adam kalkıp gitti. Arkasından baktılar, hemen ortadan kaybolmuştu. O'nun kim olduğunu merak eden ashâb-ı kirama Allah Resulu şöyle buyurdu: "- O Cebrail idi, size dininizi öğretmek için geldi." (Buhâri, İman, 37; Müslim, İman, 13.)

Rasülullah Sallallahu Aleyhi Vesellem İslam’ın şartlarını sayarken ilk önce kelime-i şehadeti sonra namazı sayıyor. Buradan anlıyoruz ki namaz bu dinin direğidir. Namazsız bir Müslüman olamaz.

Eğer bir kişi sabah Müslüman olmuşsa öğle namazına kadar namazı öğrenmek zorundadır. İslam ile şereflenen bir kişi vakit geçirmeden namazı öğrenmeli kurtuluşa, felaha çağıran ezanın çağrısına hemen cevap vermelidir. Çünkü kişinin namazı onun Müslümanlığının ispatıdır. Bir insan hayata veda ettiğinde eğer cami cemaatine devam eden biriyse onun Müslüman olduğuna şahadet edilir.

Eğer bir kimse namazı terk ederse Rasülullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şu hitabına maruz kalır. "Namazı terkedenin İslam'dan hiçbir nasibi yoktur" (Hakim).

Rahmet peygamberine ümmetini nasıl tanıyacağı soruluyor:
“–Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın ey Allâh’ın Rasûlü?” dediler. Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:
“–Bir adamın alnı ve ayakları ak olan bir atı olduğunu düşünün. Adam bu atını, hepsi de simsiyah olan bir at sürüsü içinde tanıyamaz mı?” diye sordu. Sahâbe:
“–Evet, tanır ey Allâh’ın Rasûlü!” dediler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“–İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak geleceklerdir.” (Müslim, Tahâret 39, Fedâil 26)

Aklı başında olan hiçbir Müslüman Peygamber (a.s)’ın kıyamet günü kendini tanımamasını istemezdi. Herhalde böyle bir şey Müslüman bir insan için en büyük ceza olurdu. Ellerimizin ve ayaklarımızın parlamadığı halde o gün, nasıl olurda “Ey Allah’ın resulü ben de senin ümmetinim” diyebiliriz. Ellerimizde ve ayaklarımızda Müslümanlık emareleri bulunmadan hangi yüzle bu emareleri taşıyan Müslümanlar arasına katılacağız.

Namazın önemi anlamaya çalışırken namazın hayata bu kadar sık nüfuz etmesini de düşünmek gerekiyor. İnsanoğlundan her gün, yaratanın karşısına çıkıp ibadet etmesi isteniyor. Bu kadar sık çağırılışın hikmeti birazda insan kalbinin kaymalara açık olmasından kaynaklanıyor olsa gerektir. Gün içinde defalarca pusulası bozulan insan, her namaz vaktinde yeniden İslam’a kuruluyor. Hakka yönlendiriliyor.

Bu huzura sık geliş ve zamana verilen önem insanı disipline ediyor. İnsan, sürekli namaz saatlerini takip ediyor. Namaz, gün içinde belirli vakitlerde ve saatleri sürekli değişen bir ibadet. Bu durum bizi zamana karşı uyanık olmaya ve akıp giden zamanın ruhunu yakalamaya çağırıyor.

Kişi bir sıkıntıya düştüğü zaman Allah’tan onun istediği şekilde yardım isteyebiliyor. “Ey İman edenler! Sabır ve namaz ile (Allah’tan) yardım isteyin! Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara suresi, 153.)

Namaz kılan insanları Allah Teâlâ kötülüklerden koruyor. “…muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” ( Ankebut, 29/ 45)
Günümüzde namaz ibadeti sanki isteğe bağlı bir ibadet gibi algılanıyor. Toplum, “Namaz kılarsan iyi olur. Kılmasan da pek bir şey olmaz.” Diye bir hava veriyor insana. Hâlbuki Rasülullah Sallallahu Aleyhi Vesellem zamanında Müslüman olup da O'nun “Sen namazdan muafsın” dediği hiç kimse yok. Bu ruhsat ölümcül hastalara bile verilmemiş. Hiç kimsenin böyle bir hakkı olmaz.

İslam bize uymuyordu da biz onu kendimize mi uydurduk? Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında münafıklar bile namaz kılıyordu. Çünkü namaz Müslüman olanla olmayanı birbirinden en önemli göstergeydi. Onlar Müslüman gibi görünmek için namaz kılıyorlardı.
Ben şimdi Müslümanların kime benzemek için namazı terk ettiklerini anlamaya çalışıyorum.

“Hevasını (kötü duygularını) ilah edinen ve Allah'ın saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü?”(Casiye,23)

Dua edelim de bu ayetin muhatabı biz olmayalım. Yoksa maazallah gideceğimiz yer çok fena bir yer olur.

İnsanları namaza davet ettiğinizde zaman zaman şöyle bahaneler ortaya atarlar. “Ben öyle namaz kılanlar biliyorum ki…” diye başlayan ve Müslüman’a yakışmayacak ameller sıralanır. Her nedense beş vakit namaz kılıp da örnek yaşayan Müslümanlar ve Allahın peygamberi hatırlanmaz. Biz yanlışımı örnek alacağız, yoksa doğruyu mu?

Rasülullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Namazın önemini ifade eden başka bir hadis de şöyledir: "Kulun, Kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer -bu hesabı- düzgünse diğer ameli de düzelir; yok, bu -hesabı- fasit olursa, diğerleri de fasit olur." (Taberani)




Kaza Namazı

Bir namazı vaktinde kılmaya "edâ" vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir. Vaktinde kılınamayan namaza "faite" denir. Çoğulu "fevait"'tir.

Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazın kazası farz, vitir namazının kazası ise vacip olur. Kaza edilecek sünnet sayısı azdır. Şöyle ki, bir sabah namazının farzı ile birlikte sünneti de vaktinde kılınamamışsa, o günün, güneşin doğmasından 50-55 dakika kadar sonra öğle namazını vaktinden biraz önceye kadar bu sünnet, farz ile beraber kaza edilir. Kuşluk vaktinden önce ve istivadan sonra kaza edilemez. İmam Muhammed'e göre bu sünnet yalnız olarak da vaktinde kılınmamış olsa yine kuşluk vakti ile istiva arasında kaza edilir.

Bir özür olmaksızın namazın kazaya bırakılması büyük günahlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Güvene kavuştuğunuz zaman namazı kılın. Çünkü namaz mü'minlere vakitleri belirlenmiş olarak farz kılınmıştır." (en-Nisa, 4/103) Namazı özürsüz kazaya bırakmanın günahı o namazı kaza etmekle kalkmaz, ayrıca tevbe etmek de gerekir.

Meşru bir özür sebebiyle namaz kazaya bırakılabilir. Bu özürler: Düşman korkusu, bir ebenin doğum yapacak kadının başından ayrılması halinde çocuğun veya annesinin öleceğinden korkması bu özürler arasında sayılabilir.

Namazı bilerek ve tembelliği yüzünden kazaya bırakan kimse günahkar olur ve bu namazı kaza etmesi vaciptir.

Kazaya Kalan Namazlar Nasıl Edâ edilir?

Bir namazın eda şekli nasılsa kazası da aynı olur. Mesela seferde iken dört rekatlı bir namazı kaçıran kimse bunları ister seferde isterse asli vatanına döndükten sonra kaza ederken iki rekat olarak kaza eder. İkamet halinde tam olarak kılınması gereken namazları kazaya bırakan kimse de bunları hazarda veya seferde yine tam olarak kaza eder.

Namaz kaza edilirken bir sıra gözetilmesi gerekir mi? Eğer namazı kaza edecek kişi tertip sahibi ise, kaza namazı ile vakit namazı arasındaki sıraya uymak gerekir. Tertip sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğerlerini kılabilir.

Bir kimsenin tertip sahibi sayılması için altı vakitten fazla namazı kaza kalmamış olmalıdır. Vitir namazı dahil altı vakit namazı kazaya kalınca tertip sahibi olmaktan çıkar.

Bir kimse ne kadar namazının kazaya kalmış olduğunu bilmese, galip olan kanaate göre hareket eder. Eğer böyle bir karara varamazsa, borcundan kurtulduğuna kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılması gerekir.

Kaza namazı kılan kimsenin yanında cemaatle vakit namazına başlanırsa, namazını tamamlamadıkça cemaate iştirak edemez.

Kaza namazını evde kılmak daha uygundur. Çünkü bunu açığa vurmak Cenab-ı Hakka karşı bir cür'et sayılır ve başkaları için kötü örnek teşkil edebilir.

Kaza namazları üç kerahet vakti dışında her vakitte kılınabilir. Bunlar: Güneşin doğma, batma ve zeval (güneş tam tepedeyken) vaktidir.

Kaza namazıyla meşgul olmak nafile namazla meşgul olmaktan daha önemlidir. Fakat beş vakte bağlı olan sünnetler müekked olsun gayri müekked olsun bundan müstesnadır. Yani sünnetleri terk ederek, bunların yerine kazaya niyet etmek uygun değildir. Aksine bu sünnetlere niyet edilmesi daha uygundur. Hatta kuşluk ve teheccüd namazı gibi haklarında hadis bulunan namazlar da böyledir. Bunlara da bu şekilde nafile olarak niyet edilmesi evlâdır. Çünkü bu sünnetler farz namazlarını tamamlar. Ayrıca bunların telafisi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise belirli vakitleri olmadığı için telafileri mümkündür.

Farz namazlarını kazaya bırakarak günaha giren kimsenin, bu günahtan kurtulmak için sünnetleri feda etmesi uygun değildir. Böyle bir kimsenin fazla ibadet yaparak Yüce Allah'ın affına sığınması gerekirken, kendisi için Rasulullah (s.a.)'ın şefaatinin tecellisine vesile olacak bir kısım sünnetleri, nafileleri terk etmesi nasıl uygun olabilir? Hem farzları kazaya bırakmak hem de vakit namazlarını sünnetten tecrit etmek iki kat kusur olmaz mı? Fetvaya esas olan görüş budur. Bu görüş Ömer Nasuhi BİLMEN Merhuma aittir.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, Delilleriyle İslam İlmihali s.,388-393.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.dostumcelaleddin.tr.gg
AŞK-I İLAHİ
Admin
AŞK-I İLAHİ


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 23/07/10
Yaş : 32
Nerden : istanbul

Namazın Önemi Empty
MesajKonu: Geri: Namazın Önemi   Namazın Önemi Icon_minitimeCuma Ağus. 06, 2010 2:37 pm

allah razı olsun abi değerli konun için
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://celaleddinadafanclub.yetkinforum.com
 
Namazın Önemi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ZEKÂT'IN TARİFİ VE ÖNEMİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Celaleddin Ada Fan Club :: Dİnimiz İslam :: NAMAZ-
Buraya geçin: